25

Makaleler

100 Yıl Sonra II. Meşrutiyet

II. Meşrutiyetin 100. yılı münasebeti ile düzenlenen faaliyetleri bir araya getirmeyi amaçlayan bu çalışmada faaliyetler çerçevesinde öne çıkan unsurlara temas edilen bir giriş yazısı ile beraber sırasıyla; Türkiye ve Türkiye dışında düzenlenen sempozyumlar, sempozyumlarda sunulan tebliğler, II. Meşrutiyet özel sayısı/dosyası yayınlayan süreli yayınlardaki makaleler ayrı listeler halinde sunulmaktadır.

Serhat ASLANER
‘Devr-i Dil-Ârâ-yı Hürriyet’te Edebî Ortam

Bu denemede II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki beş yıllık dönemde edebî ortam tasvir edilmektedir. Birbiri ardınca çıkıp batan gazete ve dergilerde ana sermayesi II. Abdülhamid düşmanlığı olan seviyesiz bir edebiyat ortaya çıkmış olmakla beraber, Tevfik Fikret, Abdülhak Hâmid, Rıza Tevfik ve Mehmed Âkif gibi şairler güçlü sesler olarak bu ortama hâkim görünmektedirler. Ömer Seyfettin’in başlattığı Yeni Lisan hareketi ve Ziya Gökalp’ın fikrî önderliğini yaptığı Türkçülük, Balkan Harbi’nden sonra, politika değiştiren İttihat ve Terakki’nin de desteğiyle yeni bir edebiyat odağı olma yolundadır. Meşrutiyet’in ilk yıllarında edebî ortama Fecr-i Âtîcilerle Yeni Lisancılar arasındaki polemiğin ve Mehmed Âkif’le Tevfik Fikret arasındaki kavganın damgasını vurduğu söylenebilir. Edebiyat-ı Cedide’nin bir devamı olan Fecr-i Âtî cılız bir hareket olmakla beraber, Ahmed Hâşim, Yakup Kadri ve Refik Hâlid gibi güçlü kalemlerin doğmasına yol açmış, Köprülüzâde Fuad ve Hamdullah Suphi gibi bazı mensuplarını ise Yeni Lisan hareketine kaptırmıştır. Halide Edip Adıvar da bu ortamda güçlü bir kadın romancı olarak sivrilir ve Yeni Turan adlı romanıyla Türkçülük hareketine destek verir. Bu devirde zemini hazırlanan Millî Edebiyat Cereyanı asıl oluşumunu savaş yıllarında gerçekleştirecektir.

Beşir AYVAZOĞLU
II. Meşrutiyet ve Medreseler: Geleneksel Bir Kurumun Modernleşme Sürecinde Var Olma Mücadelesi

Tanzimat’la hızlanan modernleşme sürecinde halline çalışılan en önemli meselelerden biri eğitim sistemi ve din eğitimi olmuştur. Konu II. Meşrutiyet ilan edildiğinde henüz çözülmüş değildi. Onlarca yıldır ihmal edilen medreseler, bu dönemde, daha önceki hiçbir devirde görülmedik yoğunlukta varlığını sürdürme mücadelesi verecekti. Bu çerçevede bir dizi ıslah programı uygulamaya konuldu, yeni medrese projeleri geliştirildi. Geleneksel sistem korunarak din eğitimi yeniden yapılandırılmaya çalışıldı. Medrese müfredatı, eklenen modern derslerle yeniden düzenlendi. Bütün bu girişimlerin amacı, medreseyi tekrar Osmanlı eğitim sisteminin önemli bir parçası haline getirmekti. Ancak çabalar, atılan adımlar ve uygulamaya konulan reformlar, medresenin ömrünü uzatmaya yetmedi. Nihayet 1924’te medreseler, II. Meşrutiyet boyunca yapılan her biri derin bilgi ve tarihi tecrübeden süzüle süzüle gelen ıslah çalışmalarının sonuçları alınamadan kapatıldı. Bununla beraber, Cumhuriyet Dönemi’nde açılan İmam Hatipler ve İlahiyat Fakülteleri büyük ölçüde bu tecrübelerden yararlandı.

Yaşar SARIKAYA
Taşrada Jön Türklük ya da Meşrutiyet Fikrinin Konya’ya İntikali

Bu makale; II. Meşrutiyet’in ilanı öncesinde meşrutî fikirlerin taşraya ne zaman / hangi kanallarla intikal ettiği sorusunun cevabını ve dolayısıyla II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra siyasî merkezle paralel çizgide seyreden tepkilerin kaynaklarını Konya vilayeti örneğinden hareketle tespit etmeye çalışmaktadır. Bu çerçevede; sözkonusu fikirlerin özellikle 1890’lı yılların ortalarından itibaren yoğunlaşarak tedavüle girdiği ve siyasî sürgünler başta olmak üzere çeşitli kademelerdeki bürokrat ve ulema/meşayihin bu süreçte rol oynayan önemli aktörler oldukları ortaya konmaya çalışılmıştır.

Serhat ASLANER
II. Meşrutiyet’in İlanının Irak’taki Yansımaları

Bu makale, II. Meşrutiyet’in ilanının Irak’taki yansımalarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu vesileyle, Irak’ı meydana getiren Bağdat, Musul ve Basra vilayetlerinden bazı kesitler sunulmuştur. Meşrutiyet’in ilanı, Irak vilayetlerinde genel olarak kuşkuyla ve istenmeyen bir durum olarak karşılanmıştı. Beliren karmaşa ve gerginlik ise, Irak’ta emniyet ve asayişi bozan bazı önemli siyasal ve toplumsal olaylara yol açmıştır.

Davut HUT
Modern Asker-Siyaset İlişkisinin Osmanlı Meşrutiyeti’ndeki Kökleri

Osmanlı modernleşmesi, diğer modernleşme türlerinden farklı bir istisna teşkil etmemektedir: Toplumun modernleşmeye en açık sınıf ve zümreleri ile sosyolojik merhale itibariyle daha kapalı sınıflar arasında bir ideolojik tezat belirmesi tabii ve kaçınılmazdır. Bu tezat, II. Meşrutiyet’in ilanı ile başlayıp Birinci Dünya Savaşı’na kadar süren kısa dönemde bütün tezahürlerini göstermiştir. Sarayın savunduğu ve tutunduğu ananevî ideoloji, modernleşen zümrelerin yegâne dayanağı durumundaki ordu ve bürokrasi tarafından temsil edilen Batıcı ideoloji ile çatışmaya girmiş, bu çatışmayı saray ve Osmanlı hanedanı kaybederken, ordu ve bürokrasinin savunduğu Batıcı ideoloji çatışmayı kazanarak yeni devletin biçimini ve ideolojini belirlemiştir. Bu yazı, Modern Türkiye’nin teşekkülü safhasında Osmanlı ordusu ile yönetici sınıf arasındaki ilişkiye, detaylı olmasa da ışık tutmayı gaye edinmektedir.

Ahmet Turan ALKAN
Meiji Anayasası: Japonların Batı Deneyimi ve Modern Devletin Oluşumu

Bu çalışma, on dokuzuncu yüzyılın sonunda Japon Meiji Anayasası’nın ortaya çıkmasını sağlayan entelektüel ve kültürel tarihi ele almayı hedeflemektedir. Bu amaçla modern Batılı anayasal düşüncelerin yeni kurulan Meiji Devleti’ne nasıl uyarlandığı kültürlerlerarası bir perspektifle tahlil edilmekte ve hukukî bir metin olmanın ötesinde Meiji Anayasası’nın modern bir ulus-devletin inşasında oynadığı kritik rol irdelenmektedir.

Takii KAZUHIRO

Kitap Değerlendirmeleri