27

Makaleler

İslam Siyaset Düşüncesini Yeniden Okumak: Eleştirel Bir Giriş

İslam siyaset düşüncesinin nasıl okunacağı sorusu tarih içindeki önemine paralel bir şekilde bugün de güncelliğinden hiçbir şey kaybetmeden önümüzde durmaktadır. Modern dönemde bu soruya müşteşrikler tarafından verilen cevaplar, bugün bu düşünceye nüfuz etmede önümüze ciddi engeller çıkarmaktadır. Bu çalışmada İslam siyaset düşüncesini anlamamızı zorlaştıran "yanılsama" olarak isimlendirdiğimiz iki yaklaşım tartışılacaktır. Bunlardan birincisi Avrupa'nın modern döneme geçişte yaşadığı tarihî tecrübeyi genelleştirerek benzer bir tecrübenin İslam tarihinde de yaşandığı varsayımından hareket eden "tarihî yanılsama"dır. Diğeri ise sosyal bilimlerin kendi aralarındaki bölünmeden dolayı ortaya çıkan sınırlı bakış açısıyla İslam siyaset düşüncesini ele alırken seçici davranmaktan kaynaklanan ve bu nedenle düşüncenin iç bütünlüğünün gözden kaçırılmasına sebebiyet veren "disipliner yanılsama"dır. Netice olarak iki noktaya dikkat çekmeyi hedefliyoruz: İslam siyaset düşüncesi kendi tecrübe ve birikimi ışığında, Batı tarihî tecrübesinden bağımsız ele alınmalı ve İslam siyaset düşüncesi kendi iç mantığı çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelenmelidir.

Hızır Murat KÖSE
"Peygamberin Yasa Koyuculuğu": İbn Sînâ'nın Amelî Felsefe Tasavvuruna Bir Giriş Denemesi

İslam felsefesi geleneğinin en kapsamlı ve etkili sistem kurucu filozofu olan İbn Sînâ'nın ahlak, ev yönetimi ve siyasetten oluşan amelî felsefeye eserlerinde çok az yer vermesi, bu alanda çalışanların zihnini her zaman kurcalayagelmiştir. Bu çalışma, İbn Sînâ'nın amelî felsefeye dair görece sessizliğinin sebeplerini, onun ilimler sınıflamasına dair görüşleri ve din-felsefe ilişkisine yaklaşımı çerçevesinde tespit etmeyi ve amelî felsefenin İbn Sînâ sonrası İslam felsefesi geleneğindeki seyrine ışık tutmayı hedeflemektedir.

M. Cüneyt KAYA
Ahlâk Düşüncesinde Siyaseti Aramak: İbn Miskeveyh’te “Adalet” Kavramının Siyasî Yansımaları

Bu makalenin büyük önermesi, İslam siyaset düşüncesinin ana hatlarını ortaya koymayı amaçlayan çalışmalarda ahlak eserlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğidir. Bilhassa adalet, mutluluk, sevgi gibi kavramların söz konusu eserlerdeki açılımlarını, siyaset düşüncesine katkı noktalarından biri olarak görmek mümkündür. Bu bakış açısından hareketle makalede, İbn Miskeveyh’in Tehzîbu’l-ahlâk ve Risâle fî mâhiyeti’l-adl eserlerindeki adalet kavramının siyasî tazammunlarına işaret edilmeye çalışılacak, böylelikle büyük önermeyi destekleyecek bir örnek inceleme ortaya konacaktır.

Hümeyra KARAGÖZOĞLU
İnsan Doğası Temelinde Fârâbî'nin Toplum ya da Devlet Görüşü

Bu makalede Fârâbî'inin, insanî var oluşta mündemiç bulunan gayenin gerçekleştirilmesi ile doğrudan ilişkili bir şekilde ele aldığı toplum ya da devlet düzlemi, insanın doğal ve iradî yönüne vurgu yapan ikili doğa kavramından hareketle temellendirilmeye çalışılmıştır. Bu kabul doğrultusunda, insanın var olmasıyla birlikte kendisine eklenen ve değişmesi mümkün olmayan doğal nitelikler, toplum ya da devletin başlangıcı meselesi etrafında izah edilirken, irade ve ihtiyarı aracılığıyla elde edeceği kazanımlarını içeren mükteseb doğası ise, toplum ya da devletin düzenlenişi noktasında incelenmiştir. Bu bağlamda varlık gerekçesi itibariyle doğal bir oluşum olarak kabul edebileceğimiz toplum ya da devlet, insan irade ve ihtiyarının tasarruflarına konu olması itibariyle beşerî bir inşa olarak tanımlanacaktır.

Hatice UMUT
Cüveynî'nin el-Gıyâsî'sinde Kat'iyyât-Zanniyyât Ayrımı ve Modern Yorumları

Bu çalışmada, bir ahkâm-ı sultaniye eseri olan Gıyâsü'l-ümem'de İmâmü'l-Harameyn el-Cüveynî'nin (419/1028-478/1085) 1siyasî-fıkhî ahkâm1ı nasıl değerlendirdiği meselesi incelenmiş ve bu kitabı konu edinen müelliflerden Wael B. Hallaq ile Particia Crone'nun bu ayrımdan hareketle Cüveynî'nin görüşlerine dair değerlendirmeleri tenkit edilmiştir. Cüveynî'nin bahsi geçen eserinde "siyasî-fıkhî ahkâm", elde edilmesi bakımından katî ve zannî olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Katî olan hükümler ümmeti mutlak manada bağlayan meselelerden oluşurken, zannî olanlar haklarında katî delil bulunmadığından ulemânın ictihadına terk edilen meselelerden müteşekkildir. Teorik alt yapısı fıkıh usûlü eserlerinde bulunan bu ayrım, onun tarafından el-Gıyâsî'ye taşınmakta ve kitaptaki tüm meseleler bu ayrıma göre ele alınmaktadır. Hallaq ve Crone ise bu ayrımı Maverdî'nin geliştirdiği hilafet anlayışına alternatif bir teori olarak görmekte ve Cüveynî'yi hilafet makamına güçlü bir askerî liderin geçmesine zemin hazırlamakla, bir başka tabirle "hilafeti sekülerleştirmekle" itham etmektedirler.

Özgür KAVAK

Kitap Değerlendirmeleri