.

İşraki hareket kavramından Deleuze’ün Bergson’la olan fikri münasebetine, Türkiye’de asker anılarından XV. yüzyılda Kahire’de şer’î siyasete, Şihabüddin Yahya Sühreverdi’den Ali Gazzali’ye uzanan bir düşünce yolculuğu olarak hazırlanan Dîvân’ın 39. Sayısı okurlarının ilgisini bekliyor. Bu sayı üç telif makale, bir araştırma notu ve yedi kitap değerlendirme yazısını kapsamaktadır.

Bu sayının ilk makalesi “Nurun Işımaları, Sıcaklığın Değişimleri: İşraki Hareket Kavramı” başlığıyla İshak Arslan’a ait. Arslan bu makalesinde nur kavramına dayanan ontolojisi ve miktar kavramına dayanan cisim teorisiyle XII. yüzyıldan beri kendine özgü bir felsefi sistem vasfına sahip olan İşraki felsefenin hareket kavamına eğilmektedir. Cismi niteliksel ve tözsel özelliklerinden arındırarak salt arazlar toplamına indirgeyen İşraki hareket teorisini Meşşai hareket teorisiyle karşılaştırarak inceleyen Arslan, bu yaklaşımın, tanımı, kaynağı ve önerdiği çözümler bakımından bir modelden sunması umulan kriterleri ne kadar sağladığını araştırmaktadır. Sonuç olarak ise, insan psikolojisinden bilgi teorisine kadar farklı birçok alanda doğrudan veya dolaylı bir etki bırakan İşraki hareket yaklaşımının, İbn Sinacı geleneğin sadece bir devamı olarak görülemeyeceği, kendine özgü yeni unsurlar içerdiği sonucuna varmaktadır.

“Osmanlı-Türk Ordusuna İçeriden Bakış: Asker Anıları (XIX. ve XX. Yüzyıllar)” başlıklı ikinci makalede Hakan Şahin söz konusu yüzyıllarda Türkiye’de askerler tarafından kaleme alınmış anı, hatırat, otobiyografi gibi yaşam anlatılarını incelemekte ve son dönemde ordu üzerine yapılan  çalışmalarda ordu mensuplarının yaşam anlatılarını ele alan mikro ölçekli çalışmaların azlığına dikkat çekmektedir. Makalede araştırmaya konu olan metinler, siyasi ve toplumsal bir aktör olan ordunun anlaşılmasında askerî öğrenciden mareşale kadar ordudaki asker bireylerin görece özgür bir şekilde kişisel görüşlerini ifade edebildiği mecralar olması hasebiyle, meraklılarına ayrı bir bakış açısı kazandırma potansiyeline sahiptir. 

Üçüncü makale Metin Demir’e ait. “Bergson-Deleuze Karşılaşması: Virtüelin Materyalizmi” başlıklı makalesinde Demir, Bergson ile Deleuze’ün fikri ilişkisini Deleuze’ün Bergson yorumu üzerinden ele almaktadır. Bergson’u spritualist bir filozof olarak gören akımların tersine onu materyalist bir perspektifle okuyan Deleuze, buradan yeni bir ontoloji ve sinema felsefesi ortaya koymuştur. Bergson’un düşünce sistemine dair genel bir özet sunan makale, sonuç olarak Deleuze’ün ürettiği felsefede Bergson’un yerini tespit etmeyi amaçlamaktadır.

Özgür Kavak’ın araştırma notu olarak yayınlanan “XV. Yüzyılda Kahire’de Siyaset, Hukuk ve Ahlakı Birlikte Düşünmek: Ali Gazzali’nin Tahrîrü’s-sülûk fî tedbîri’l-mülûk İsimli Risalesi” başlıklı makalesi ise Memlükler döneminde Kahire’de kaleme alınan bir şer’î siyaset metnini tanıtmaktadır. Farklı nüshaları bulunan ve farklı yazarlara atfedilen risalenin yazarını ve asıl metnini tespitle başlayan Kavak, onun Ali b. Muhammed Gazzali’ye (ö. 1473/74) ait olduğu sonucuna ulaşmaktadır. Devlet başkanın vazifeleri, ahlaki özellikleri, riayet etmesi gereken hukuki kuralları gibi hususlara eğilen risaleye göre kadılar ahkamı uygularken umera (yürütme gücü) siyaseti uyguluyordu. 

Kitap değerlendirme bölümündeki ilk yazı Abdulhamit Kırmızı’nın Tim Buchen ve Malte Rolf tarafından kaleme alınan Eliten im Vielvölkerreich. Imperiale Biographien in Russland und Österreich-Ungarn (1850-1918) adlı eser üzerine. Devamında ise Hugh  J. Turner’ın Jo Guldi ve Davis Armitage’ın beraber yazarlıklarını yaptığı The History Manifesto eseri üzerine yazdığı yazı yer alıyor. Johannes Fried’ın The Middle Ages eseri Fatih Durgun ve Emine Sonnur Özcan’ın İslam Tarih Yazımında Gerçeklik ve El-Mes’ûdî adlı eseri de Ayşegül Çimen tarafından değerlendiriliyor. Halil İbrahim Turhan’ın Ricâl Tenkidinin Doğuşu ve Gelişimi (Hicrî İlk İki Asır) adlı eserine Muhammed Enes Topgül’ün ve Johannes A. C. Brown’ın Misquoting Muhammad: The Challenge and Choices of Interpreting the Prophet’s Legacy eserine de Elif Beyza Demirtaş’ın yazdığı değerlendirme yazıları ise diğer yazılar. Jonathan Dauber’ın Knowledge of God and the Development of Early Kabbalah adlı eserini ise Ravza Aydın değerlendiriyor.Bu sayının ilk makalesi “Nurun Işımaları, Sıcaklığın Değişimleri: İşraki Hareket Kavramı” başlığıyla İshak Arslan’a ait. Arslan bu makalesinde nur kavramına dayanan ontolojisi ve miktar kavramına dayanan dicim teorisiyle XII. yüzyıldan beri kendine özgü bir felsefi sistem vasfına sahip olan İşraki felsefenin hareket kavamına eğiliyor. Cismi niteliksel ve tözsel özelliklerinden arındırarak salt arazlar toplamına indirgeyen İşraki hareket teorisini Meşşai hareket teorisiyle karşılaştırarak inceleyen Arslan, bu yaklaşımın, tanımı, kaynağı ve önerdiği çözümler bakımından bir modelden sunması umulan kriterleri ne kadar sağladığını araştıyor. Sonuç olarak ise, insan psikolojisindenbilgi teorisine kadar farklı birçok alanda doğrudan veya dolaylı bir etki bırakan İşraki hareket yaklaşımının, İbn Sinacı geleneğin sadece bir devamı olarak görülemeyeceği, kendine özgü yeni unsurlar içerdiği sonucuna varıyor.



Yorum yazın

Yorum yapmak için giriş yapın.